1826 yılında Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasının ardından Osmanlı Devleti’nin mevcut askeri geleneğini bırakıp Avrupa usulü harbe ayak uydurma çabasına girmesi Türkiye’nin askeri tarihinde yepyeni bir safhayı beraberinde getirmiştir. Çevresindeki dünya ile ve özellikle de Avrupa ile girdiği etkileşim sonucu şekillenen ve değişen beş yüz yılı aşkın bir askeri geleneğe sahip Osmanlı Devleti’nin bu gelenekten vazgeçip yeni bir sisteme geçmesi son derece zor bir süreci başlatmıştır. Yeni askeri reformlar sırasında Sultan II. Mahmud ve danışmanlarının üzerinde çok düşünmeden verdiği bir kararla Türk tarzı eyerler yerine Avrupa eyerleri kullanmaya başlayan yılların binicisi Osmanlı süvarilerinin bir anda atlarının üzerinde zor durur hale gelmesi aslında yeni Osmanlı ordusunun içinde olduğu durumu gayet güzel özetlemektedir. Kendini bir anda yürümeyi öğrenmeye çalışan bir bebek mesabesinde bulan Osmanlı ordusunun düşe kalka belli bir vasatı yakalaması ise bundan neredeyse bir asır sonra I. Dünya Harbi arifesinde gerçekleşmiştir.
Bu kitap 1826 sonrası gerçekleşen askeri reform sürecini anlamaya ve anlamlandırmaya yönelik bir çalışmadır. Asâkir-i Mansûre Ordusu’nun teşkilatlanma ve kuruluş süreci, bu sürecin nasıl geliştiği, hangi kaygılar ve amaçlar ile şekillendirildiği ve reformun temel amacı olan Avrupa askeri bilgisinin transferinde talimnamelerin rolü kitabın ana temalarını oluşturmaktadır. Avrupa usulü harbin uygulanmasında hayati öneme sahip olan talimnameler içinden seçilen ve Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanesi Hüsrev Paşa koleksiyonunda bulunan dördü yazma, biri taşbaskı olmak üzere beş adet askeri talimnamenin transkripsiyonu da kitaba eklenmiştir.